Önceden söyliyim, Lady Gaga'ya adıyorum bu postumu. Post kelimesini türkçe contextle kullanınca çok garip oluyor ayrıca. (context i de araya çok şık sıkıştırdım.)
Bir kere sonradan sevdiğim şeylere yaptığım gibi ilk önce itin götüne sokup sonra "aslında iyiymiş" durumu yaşadım Lady Gaga'da da. Sadece şöyle savunabilirim kendimi, müziğine lafım yok, ama kendisi gerçekten çok dandik.
Bir de hiç anlamadığım bir şey var. Sahne şovları mükemmel. YA NESİ MÜKEMMEL YA ? Abi siz deprem olsa sahne üstünüze yıkılse konser alanında orgazm mı olucaksınız ooOEOAAAHH ŞOVA BAK ! diye ?
Gerçekten anlamıyorum. Kaynakçı gibi kıvılcımlar fışkırınca, disko topunu kıyafet olarak giyen bir kadın epilepsi krizi geçiriyorcasına titreyince mükemmel sahne şovu mu oluyor ?
İzlemeden de bok atıyor değilim üstelik, üşenmedim açtım izledim. Açıp izlemedim, ama spor salonunda mtv açık, o da bok varmış gibi sürekli bir Lady Gaga konseri gösteriyor.
Hareketlerin anlamı yok. 60larda Glam Rock yapan bir ERKEK topluluğu olmadığı için yaptığı makyaj da ilgimi çekmiyor. Kadınsın zaten, ne kadar GLAM diye kıçını yırtsan (ki dürüst oliyim, şüpheliyim kendisinin öyle bir takıntısı olduğundan) bana en fazla sara krizi geçiren plastik bir kutu gibi görünüyorsun.
Ha bu kadar şeyi söyledim, şu an ne çalıyor, Bad Romance. Evet şarkıların güzel, hemde Paparazzi'de Alexander Skarsgard'la öpüşüp sevişiyorsun. Belki de bundan nefret ediyorum senden, olabilir.
Thursday, 31 December 2009
Monday, 28 December 2009
Bad Things
Şarkıyı aklımdan çıkaramıyorum. Gerçekten bütün gün aklımda, arka planda "I don't know what you've done to me, but before the night is through, I wanna do bad things with you" diye geziyorum.
Yok böyle bir güzellik ayrıca. Yani bir dizinin insanları bu kadar yakışıklı olmasın. Alan Ball iyi valla, hani dizi ÇOK güzel, bir şey demiyorum da, çok dandik olsa da bu kadroyla izlenir zaten be, çirkin erkek yok. http://www.chicagonow.com/blogs/show-patrol/2009/12/shirtless-men-of-the-week-true-blood-hunks.html inanmıyorsanız bakın hatta.
Eric Northman, Sookie Stackhouse'a öyle hayranlıkla bakabiliyorsan, sana numaramı bırakayım, tanışalım.
Bir kere hiç unutmuyorum, hatta unutamıyorum, ben yine bu şekilde dizi film karakterlerine ilan-ı aşk ederken sevgili annem dayanamayıp "ya sen bu insanların gerçek olmadığının farkındasın di mi" demişti. Yani baya koydu. Hadi dışardan gören komple embesil diyebilir tamam da, 19 yıldır geri olmadığımı öz annem anlayamadıysa, o zaman etrafımdakileri suçlamamak lazım. Evet anne, biliyorum.
Bari ocak gelse de Skins başlasa. True Blood'a zaten yıllar var. Ayrıca neden şu an msnde kimse yok abi. Orda kimse olmadığı için bloggerı kitliyorum. Gerçi çok da skimde değil şu an da neyse.
Neyse evet özet olarak, Eric Northman, I wanna do bad things with you.
123 Not Only You & Me
Evet, kalitem bu kadardı, Family Guy'dan Britney Spears şarkılarına döndüm. Evet itiraf ediyorum bu şarkıyı seviyorum, hatta utanmadan Bad Romance'i de dinliyorum. Neyse zaten benim sorunum kadının kendisiyle, şarkılarıyla değil.
Facebookta aklıma gelen her şeyin faniyim şu an. sdkfjs zamanı gelmişti, ne de olsa bu kadar dayandım. Ya benim evde tıkılı kalmamam lazım, gerçekten. Evde oturduğum sürece yemediğim zamanların acısını çıkarıyorum. İşte hep söylerlerdi, ye evladım sonra kötü olur falan diye, kısmet bugüneymialşiosdjf. Evet. Yani bahane bulmuyorum da, gerçekten chain of events modunda bin tane şey oldu. Bir düzene girsem, spor yapsam tekrar falan. Lanet olası dişimi halletsem. Çok kötü ya. Kanal tedavisinin yarısında bıraktım ve gitmedim dişçiye resmen sik gibi. Dişimde şu an PAMUK var. Şaka değil, bildiğin pambuk. ÖF.
Ayrıca ne kadar online platform varsa şu an üye olduğum, hepsinde resmimi değiştirmek istiyorum. Ahasjld. Belirli bir süreye kadar götüm yemeyecek muhtemelen de, istemiyor değilim.
Damağımı çizdim ayrıca. Nası başardım bilmiyorum ama inanılmaz acıyor. Ve yarın okula gitmem lazım. Yani gerçekten şu an kocaeli gibi allahın siktir ettiği bir yere o kadar gitmek istemiyorum ki. eminim yarın olunca daha da az gitmek istiycem. Sırtımda da laptop olucak.
Ayrıca bunu okuyan insanlarda beni ne kadar iğrenç biri olarak görüyodur be. Gerçi bunu okuyan olduğundan ciddi şüphelerim var, ama olsun. Yazmak güzel.
Bir saat öncesine kadar ölümcül uykum vardı, şu anda da sabaha kadar oturasım var. Ev deli sıcak. Camım açık ve hava esmiyor. Diziler arada, adam gibi dizi yok, ve True Blood'ı üçüncü kez baştan sona izlemekten korkuyorum. Hoş kitapları duruyor şu an halen, onlara bir başlasam gerisi gelir muhtemelen.
O kadar anlamsız oldu ki bu postta. Yani, normalde hayatın sırlarını açıklamıyorum evet de, bu da ekstra anlamsız oldu sanki. Neyse napalım.
Facebookta aklıma gelen her şeyin faniyim şu an. sdkfjs zamanı gelmişti, ne de olsa bu kadar dayandım. Ya benim evde tıkılı kalmamam lazım, gerçekten. Evde oturduğum sürece yemediğim zamanların acısını çıkarıyorum. İşte hep söylerlerdi, ye evladım sonra kötü olur falan diye, kısmet bugüneymialşiosdjf. Evet. Yani bahane bulmuyorum da, gerçekten chain of events modunda bin tane şey oldu. Bir düzene girsem, spor yapsam tekrar falan. Lanet olası dişimi halletsem. Çok kötü ya. Kanal tedavisinin yarısında bıraktım ve gitmedim dişçiye resmen sik gibi. Dişimde şu an PAMUK var. Şaka değil, bildiğin pambuk. ÖF.
Ayrıca ne kadar online platform varsa şu an üye olduğum, hepsinde resmimi değiştirmek istiyorum. Ahasjld. Belirli bir süreye kadar götüm yemeyecek muhtemelen de, istemiyor değilim.
Damağımı çizdim ayrıca. Nası başardım bilmiyorum ama inanılmaz acıyor. Ve yarın okula gitmem lazım. Yani gerçekten şu an kocaeli gibi allahın siktir ettiği bir yere o kadar gitmek istemiyorum ki. eminim yarın olunca daha da az gitmek istiycem. Sırtımda da laptop olucak.
Ayrıca bunu okuyan insanlarda beni ne kadar iğrenç biri olarak görüyodur be. Gerçi bunu okuyan olduğundan ciddi şüphelerim var, ama olsun. Yazmak güzel.
Bir saat öncesine kadar ölümcül uykum vardı, şu anda da sabaha kadar oturasım var. Ev deli sıcak. Camım açık ve hava esmiyor. Diziler arada, adam gibi dizi yok, ve True Blood'ı üçüncü kez baştan sona izlemekten korkuyorum. Hoş kitapları duruyor şu an halen, onlara bir başlasam gerisi gelir muhtemelen.
O kadar anlamsız oldu ki bu postta. Yani, normalde hayatın sırlarını açıklamıyorum evet de, bu da ekstra anlamsız oldu sanki. Neyse napalım.
Sunday, 27 December 2009
This Calls For a Victory Tune !
Evet family guy başlıklarıma geri döndüm. Ne kadar uzun zamandır yazmamışım buraya ayrıca. Neyse, sınavlarım vardı. Neden bunu yapıyorum bilmiyorum ama bir şey birazcık bile zorunluluk haline, hatta zorunluluk değil, rutin diyelim, geldiği anda inanılmaz derecede itici geliyor ve bırakıyorum.
Her insan öle embesil demeyin, bende biraz ekstra. Üç beş istisna çok sevdiğim kişi dışında insanlarla bile böyle. Tez görüşmek sık ayrılık getirir falan gibi salak atasözlerindeki gibi değil durum. Neyse çok sıkılganım herhalde. Sabırlı hiç değilim. ADD hastaları gibi bişeyin ortasında AAAAAAA diye başka şeylere de kayabilirim. Ama hayır ADD'im yok, gerizekalı da değilim.
Evet neyse ne alaka bunları yazdım bilmiyorum. Blogger'ın bir tek şeyi beni sinir ediyor, post yazarkenki formatı. Yani blogunu o kadar şık yapıyorsun, ama gel gör ki bu sikimtrak bej yere yazmak zorundasın. Ben gördüğüm bloga yazmak istiyorum kardeşim. What's up with that ?
Facebooka bakarken farkettim, bence facebook eski heycanını kaybetti. Yani ben zaten yediyüz vidyoyu newsfeedimde gördüğüm anda içim fena oluyor da, artık farkettim ki resimler falan da baydı. Belki insanın stalk edicek biri olmayınca böyle oluyordur. Bir gün sıkılıp "fan page" olayına giricem, ne kadar sevdiğim şey varsa mal gibi ekliycem hepsini, kendimi daha güzel ifade edicemlsafjhdslg.
O değil de, True Blood'a daha çok var ya. Onu napıcaz hiç bilmiyorum. Hasta derecede bağlandım diziye. Amazondan dvd siparişini verdim, thank god remzi kitapları getirmiş, tabi Twilight varya şimdi, vampirli olan her şey satışlarda tavan yaptığı için muhtemelen bunları da getirmişler.
Yazımı falan da çok daha güzel Twilight'ın o sik gibi uslubundan. Hepsini hemen okumak istiyorum.
Hot One çalmaya başladı. Velvet Goldmine'ı daha ne kadar sevebilirim bilmiyorum. Brian Slade gerçek olsun, sonra da Türkiye'ye gelsin. Ama o zaman da muhtemelen çekemezdim. Sevdiğim şeyleri paylaşabildiğim insan sayısı 3 falan sanırım. Ha paylaşmıyorum da sanki noluyor, zaten paylaşıp paylaşmamak benim elimde mi gibi mantıklı sorulara ise verebileceğim tek cevap fak yu.
Of lanet olsun O KADAR UYKUM VAR Kİ. Ve akşam yemeğe çıkıyoruz. Sokayım yani, evde oturucak olsam asla uykum olmaz, ve şu an bilgisayarın başında zor duruyorum. Ama hazırlanmaya başlamam lazım. Adeta cenabet ötesi. Özlemişim ama yazmayı, güzel.
Her insan öle embesil demeyin, bende biraz ekstra. Üç beş istisna çok sevdiğim kişi dışında insanlarla bile böyle. Tez görüşmek sık ayrılık getirir falan gibi salak atasözlerindeki gibi değil durum. Neyse çok sıkılganım herhalde. Sabırlı hiç değilim. ADD hastaları gibi bişeyin ortasında AAAAAAA diye başka şeylere de kayabilirim. Ama hayır ADD'im yok, gerizekalı da değilim.
Evet neyse ne alaka bunları yazdım bilmiyorum. Blogger'ın bir tek şeyi beni sinir ediyor, post yazarkenki formatı. Yani blogunu o kadar şık yapıyorsun, ama gel gör ki bu sikimtrak bej yere yazmak zorundasın. Ben gördüğüm bloga yazmak istiyorum kardeşim. What's up with that ?
Facebooka bakarken farkettim, bence facebook eski heycanını kaybetti. Yani ben zaten yediyüz vidyoyu newsfeedimde gördüğüm anda içim fena oluyor da, artık farkettim ki resimler falan da baydı. Belki insanın stalk edicek biri olmayınca böyle oluyordur. Bir gün sıkılıp "fan page" olayına giricem, ne kadar sevdiğim şey varsa mal gibi ekliycem hepsini, kendimi daha güzel ifade edicemlsafjhdslg.
O değil de, True Blood'a daha çok var ya. Onu napıcaz hiç bilmiyorum. Hasta derecede bağlandım diziye. Amazondan dvd siparişini verdim, thank god remzi kitapları getirmiş, tabi Twilight varya şimdi, vampirli olan her şey satışlarda tavan yaptığı için muhtemelen bunları da getirmişler.
Yazımı falan da çok daha güzel Twilight'ın o sik gibi uslubundan. Hepsini hemen okumak istiyorum.
Hot One çalmaya başladı. Velvet Goldmine'ı daha ne kadar sevebilirim bilmiyorum. Brian Slade gerçek olsun, sonra da Türkiye'ye gelsin. Ama o zaman da muhtemelen çekemezdim. Sevdiğim şeyleri paylaşabildiğim insan sayısı 3 falan sanırım. Ha paylaşmıyorum da sanki noluyor, zaten paylaşıp paylaşmamak benim elimde mi gibi mantıklı sorulara ise verebileceğim tek cevap fak yu.
Of lanet olsun O KADAR UYKUM VAR Kİ. Ve akşam yemeğe çıkıyoruz. Sokayım yani, evde oturucak olsam asla uykum olmaz, ve şu an bilgisayarın başında zor duruyorum. Ama hazırlanmaya başlamam lazım. Adeta cenabet ötesi. Özlemişim ama yazmayı, güzel.
Subscribe to:
Posts (Atom)