Sunday 27 December 2009

This Calls For a Victory Tune !

Evet family guy başlıklarıma geri döndüm. Ne kadar uzun zamandır yazmamışım buraya ayrıca. Neyse, sınavlarım vardı. Neden bunu yapıyorum bilmiyorum ama bir şey birazcık bile zorunluluk haline, hatta zorunluluk değil, rutin diyelim, geldiği anda inanılmaz derecede itici geliyor ve bırakıyorum.

Her insan öle embesil demeyin, bende biraz ekstra. Üç beş istisna çok sevdiğim kişi dışında insanlarla bile böyle. Tez görüşmek sık ayrılık getirir falan gibi salak atasözlerindeki gibi değil durum. Neyse çok sıkılganım herhalde. Sabırlı hiç değilim. ADD hastaları gibi bişeyin ortasında AAAAAAA diye başka şeylere de kayabilirim. Ama hayır ADD'im yok, gerizekalı da değilim.

Evet neyse ne alaka bunları yazdım bilmiyorum. Blogger'ın bir tek şeyi beni sinir ediyor, post yazarkenki formatı. Yani blogunu o kadar şık yapıyorsun, ama gel gör ki bu sikimtrak bej yere yazmak zorundasın. Ben gördüğüm bloga yazmak istiyorum kardeşim. What's up with that ?

Facebooka bakarken farkettim, bence facebook eski heycanını kaybetti. Yani ben zaten yediyüz vidyoyu newsfeedimde gördüğüm anda içim fena oluyor da, artık farkettim ki resimler falan da baydı. Belki insanın stalk edicek biri olmayınca böyle oluyordur. Bir gün sıkılıp "fan page" olayına giricem, ne kadar sevdiğim şey varsa mal gibi ekliycem hepsini, kendimi daha güzel ifade edicemlsafjhdslg.

O değil de, True Blood'a daha çok var ya. Onu napıcaz hiç bilmiyorum. Hasta derecede bağlandım diziye. Amazondan dvd siparişini verdim, thank god remzi kitapları getirmiş, tabi Twilight varya şimdi, vampirli olan her şey satışlarda tavan yaptığı için muhtemelen bunları da getirmişler.

Yazımı falan da çok daha güzel Twilight'ın o sik gibi uslubundan. Hepsini hemen okumak istiyorum.

Hot One çalmaya başladı. Velvet Goldmine'ı daha ne kadar sevebilirim bilmiyorum. Brian Slade gerçek olsun, sonra da Türkiye'ye gelsin. Ama o zaman da muhtemelen çekemezdim. Sevdiğim şeyleri paylaşabildiğim insan sayısı 3 falan sanırım. Ha paylaşmıyorum da sanki noluyor, zaten paylaşıp paylaşmamak benim elimde mi gibi mantıklı sorulara ise verebileceğim tek cevap fak yu.

Of lanet olsun O KADAR UYKUM VAR Kİ. Ve akşam yemeğe çıkıyoruz. Sokayım yani, evde oturucak olsam asla uykum olmaz, ve şu an bilgisayarın başında zor duruyorum. Ama hazırlanmaya başlamam lazım. Adeta cenabet ötesi. Özlemişim ama yazmayı, güzel.

No comments: