Tuesday, 17 November 2009

A Little Pain

Giyinip çıkmam lazım, fakat başaramıyorum. Dün bütün gece uyumamamdan kaynaklanabilir. Neden ve nasıl olduğuna hiç giresim yok, sadece acılıydı. (Hayır tecavüze uğramadım) Dişim ile ilgili sorunlarım var diyelim. Sadece biri. Bir küçük diş. Neyse.

Laptoptan sıkıldığım zamanlar, oldskool bir şekilde ipodla uyumaya çalıştım, hoş ipod oldskool olmuyor pek, daha çok walkman ya da discman falan lazım. Yarı japonca yarı ingilizce şarkılar dinlemekten birazcık kafam bulansa da it's worth it.

Olivia Lufkin'e aşık oldum bence, ya da gece gece o kadar ağrının arasında melek gibi geldi bilmiyorum. Youtube'a yazınca çıkıyor, burayı okuyup bakmayan varsa baksın. Ayrıca anime izleye izleye gerçekten bir yere kadar basit cümleler öğreniliyor, çok eğlenceli. Sanırım okulda zaman geçirmemek için ekstra uğraş sarfetmeseydim bu kadar, Japonca alırdım. Ama gerçekten o kampüste şu an fazladan geçirdiğim bir saat acı veriyor. Yalnızsam iki katı. Ben mi gözümde büyütüyorum bilmiyorum ama zannetmiyorum. Bütün gününü lablerde geçirip bundan zevk alan insanlar için kampüs hayatı mükemmel olabilir, ya da her dakika içip sıçan yurdu ahır olarak kullanan insanlar için de eğlenceli geçebilir. Ha bir de evinden tiksinen falan varsa sanırım yurtta rahat edebilir. Ama şöyle bir olay da var ki ben odamı evimi seviyorum kardeşim. Ama gel gör ki okul ebesinin amında. Sevgili Sabancı, ne düşünüyordun okulu yaparken ? Okkkkadar uzak bir yere yapalım ki yurdu olmayanlar hep sürünsün mü dedin ? Uzay üssü gibi yapmışsın onu oraya. Yanımızda BetonSA ve deri fabrikası var. O rüzgar belirli bir yönde esince okulda sanki 40-50 manda sıçmış, sonra da ölüp çürümüşler gibi bir koku oluşuyor. Bok ve ceset. Şaka yapmıyorum ya da abartmıyorum. Burnum yanıyor, o derece iğrenç bir koku.

Ama tabii benim çok bir şey söylemeye hakkım yok, ağzımı açarsam "TÜRKİYENİNENİYİOKULLARINDANBİRİNDESİNNASILLAFSÖYLERSİNBLABLABLA" demeye başlıyor biri. Hiç çekemem. Tartışmaları avoid edebilmek için elimden geleni yapıyorum okul konusunda. Ama hiç gitmemiş, hiç bilmeyen insanların bu derece ahkam kesebilmelerine de hayranım. Hep düstur edinmişimdir, bilmiyorsan sus. Sus canım. Bak ben Japonca biliyor muyum ? Bilmiyorum. O yüzden gidip bir japona japonca öğretmeye çalışmam. Di mi.

Giyinmem lazım. Gerçekten lazım yani, acaba hava nasıl. Acaba laptop çantası mı alsam, yoksa sadece internet kablosu alıp elimde mi taşısam. Acaba sonsuza kadar burda mı otursam. Resmen istemiyorum. Yarın 22.15'e kadar okuldayım. Sabah 8'de evden çıkıyorum. 9.30 da dersim başlıyor. Sonra 19.30 da bitiyor, 19.30-21.30 arası sınavım var. Adeta bir şaka. Adeta komik.

I'm here waiting for you Ima to wa chigau mirai ga atte mo. Hahahah evet ben yazdım bunu copy paste değil. löskjflsdf artık japonca bildiğimi var sayıyorum.

Neyse. Bugün dişçiye gitmem lazım. Yani şu an hiç bir skim yapmadan otursam şöyle ne güzel olacak. 11.40 olmuş saat. 20-25 dakikaya çıkmam lazım. Neyse, yol boyunca japonca şarkılar dinlemeye devam edebilirim en azından.

No comments: