Monday 25 January 2010

Aşk-ı Memnu'yla Başlayan Post.

Aşk-ı Memnuyla başlayan post, çünkü çok şey var yazmak istediğim, ama tek düşünebildiğim aşkı memnu şu an. (sürekli imlaya uyara Aşk-ı Memnu yazacağımı düşünmediniz heralde.) Televizyonda yayınlanırken, her on dakikaya yirmi dakika reklam düştüğü için aylardır izlemiyorum. İzlemiyordum ama indiriyordum hepsini, dün manyak gibi izlemeye başladım. Aylardır dediğim de çok olmamış yani, 54.bölüme geldim hemen.

Dün arka arkaya 4 bölüm izledikten ve 3.30ta yattıktan sonra, akıl sağlığımın yerinde olmadığına iyice ikna oldum. Ama bu beni gözlem yapmaktan alı koymadı.

Normalde sözlüğe yazıyorum bu tarz aşkı memnu gözlemlerimi, ama şu an formatla falan uğraşamam. Bi de bütün bölümleri bitirip topluca kusmak daha güzel. Benim betimlemelerim de çok güzel ayrıca.

Neyse. Öncelikle geldiğim yere kadar, Nihal'e acımaya başladım. Çiftlik hayvanı, sağılmamış inek falan diye çok alay ettim ama şu aralar gerçekten acıyorum. Yazık yani, salak salak şeylerle dolduruyolar kızın kafasını, o da o kadar gerizekalı ki inanıyor her şeye. Ayrıca dikkatimi ne çekti. Bu kızın hiç mi arkadaşı yok ? Tamam eskiden de çok sosyal değildi de, Pelin mi ne vardı bi tane. Şimdi o da yok. Bütçe kısıtlamasına gittiler sanırım dizide, Nihal'de dünyanın en socially awkward insanı oldu. Zaten konuşamıyordu, şimdi iki kelimeyi bir araya getiremiyor. Yazık.

Bihter. Bihteri seven ender kızlardanım, (seven erkek sayılmaz. hatta aşkı memnuyu izleyen erkek varsa ölsün lütfen) ama son bölümlerde o da inanılmaz uyuz etmeye başladı. Acilen mood elevatorlara başlaması lazım, yoksa olmaz böyle. Sen delir, saksıları falan parçala sonra garip garip Behlül'ü tacizler falan. Bi de hasta gibi beni düşünmüyosun demedin mi, orda bittim. Bihter yediğinde yemediğinde her yerinde, ne gibi bi derdin var allasen ? Hı ?

Behlül'e de acıyorum. Ama çok güldürüyo beni aynı zamanda. Kızın gönlü olsun diye sikecek sanırım sonraki bölümde. Hahahah sevaptır.

Ve tekrar söylemeden dayanamıyorum, Cemileden ayrı Beşirden ayrı nefret ediyorum. Umarım beşirin gemisi batar, cemile de haberi alıp mutsuzluktan ölür.

Neyse, daha 4 bölümüm var, bakalım neler olacak. AYRICA Nihal o piyano çalarken giydiğin elbiseyi iğrenç mezuniyet elbisen yerine giyseydin belki Behlülle gerçekten bişiler olabilirdi. Bi de o odanın yeni hali nası çirkin ya ? Büyüdün de bu odayı mı yaptırdın abi of.

Birazdan giyinip, spora gideceğim. Başlamak için böyle bir havayı seçmem soru uyandırmıyor değil. Belki zaten zor olan şeyleri daha da zor hale getirme eğilimim vardır. Zaten üşeniyor muyum ? O zaman başlamak için kar fırtınasını seçmeliyim.

Postu bitiremiyorum ay. Katherine Moennig'in twitterı beni o kadar delirtiyor ki başka bir şey düşünemiyorum (yalan. ama önemini vurgulamak için böyle dramatik olmam lazım) Gerçek hayatta görsem kalp krizi geçirip ölürdüm muhtemelen. Bunu bazen düşünüyorum. Çok sevdiğin, aşık olduğun, taptığın bla bla bir celebrityi, gerçek hayatta görsen ne yaparsın ? Ne diyebilirsin ? Sadece imza alıp resim çektirmek daha çok koymaz mı ? Bana koyardı. Asla ve asla "şu an görmediğin için böyle söylüyorsun" değil olay. Gerçekten çok koyardı o kadar sevdiğim birinin gözünde diğer milyar tane fanle aynı kategoride olmak.

Hala yazacağım çok şey var. Ama saat 17.11 olmuş. Hazırlanıp çıkmam en az 17.20. Sporda olmam 17.35-17.40. Spordan çıkmam 19.20 falan en iyi ihtimalle. Sonra eve gelmem. Di mi çok gözümde büyüdü şu an ama napıcaksın. Gözümün önünde ya kıçım büyüyecek, ya da spora gitmek. Kıçımın korkusu daha ağır basıyor şu an, o yüzden gideyim en iyisi. Ayrıca da bunları yazana kadar 17.13 olmuş. Yemin ediyorum alışkanlık haline getirdim bir yere yetişmeden önce buraya yazı yazmayı. bak 17.14. Ay neyse, hadi gittim ben.

No comments: