Sunday 3 January 2010

Something To Sing About

Disclaimer : This will be a boring post about my love for vampires, excluding Twilight.

Hah evet disclaimerımı verdikten sonra rahatlıkla beyin sikebilirim. Ne de olsa bloggerın beyni bile yok. Cümlelerimden yola çıkarsak ben de çok ilerde değilim. Son günlerde nerden esti bilmiyorum ama inanılmaz derecede Buffy izlediğim günleri özledim. Yani muhtemelen hayatımda en çok sevdiğim / committed olduğum diziydi, hands down, ama şöyle bir gerçek de var, bende çok daha mutlu ve sorunsuz biriydim o zamanlar. I feel like it's come back to bite me in the ass. Ama neyse duygusal olmayacaktı bu post, kişisel çözümlemelere de girmek istemiyorum.

Bütün bölümler var elimde aslında, oturup izlemeye başlasam güzel olur. Ama biliyorum ki o eski hazzı vermeyecek. ve ben normalde duygusuz bir odun olarak nedense böyle şeylere çok üzülen gerizekalı yapım yüzünden daha da kötü hissedicem. Bu cümle de güzel oldu. Ama gerçekten nefret ediyorum sevdiğim şeylerin değişmesinden. Onun adı büyümekblablalbla geyiklerini de duymak istemiyorum, ondan bahsetmiyorum. Eğer büyümekse de şu an o kadar boktan bi dönemden geçiyorum ki peter pan sendromu tavan yapmış bir ruh hastası olmayı tercih ederim. Eminim benden mutludur.

Oha ayrıca vampirler dedim nereye geldim neyse. Buffy'de asla karar veremediğim şey Spuffy mi yoksa Bangel mı ikilemi olmuştur. (Lanet olsun bu jargona, ama uzunlarını yazmak gerçekten kastı şu an. Bunları nası yazıyorum hiç bir fikrim yok). Kendim için seçecek olsam saniye düşünmeden Spike'la mutlu mesud bir hayatımız oldurdu, ama Buffy ve Angel diyince de daha legendary, daha holy bir sevgi canlanıyor aklımda. Aynı Eric Sookie Bill üçgeni gibi. Ve bir sahne vardı, muhtemelen 6. sezonun başları, Buffy'nin mezardan gelip de daha oriented olamadığı dönemde, bir şeyler söylüyordu Spike'a, Spike'da bakıp bakıp "that works out nicely then" diyordu. O NEYDİ. İnanılmaz aklıma takıldı. Teker teker bölümleri izlemeye üşeniyorum, ve google'a "buffy spike that works out nicely then" yazacak kadar da gerizekalı değilim contrary to belief. Tek hatırladığım çok sevdiğim bir sahne olduğuydu. Ay bunu söyleyince aklıma "every night I save you" geldi. Ya da 7x22 Touched'da Spike'ın o konuşması. Evet duygusal olan her sahneyi yazmayı planlamıyorum 7 sezon boyunca geçen, ama Touched baya baya güzeldi.

Evet yakında izlemem lazım tekrar, çok özlemişim. Ayrıca vampir vampir derken yine geçenlerde aklıma Vampire The Masquerade : Bloodlines geldi. Onu da bulup indirip oynamak istiyorum. Malkavian bir vampir yaratmak istiyorum. Bu huyum çok kötü yalnız, sürekli aynı şeyi yapıyorum. Simstede öyledir mesela, çok güzel bir kız yaratırım, ama o neighborhoodda milyar tane aynı kız vardır. lskadfj farklı karakterler yaratmayı denesem güzel olabilir. Ama Jeanette varken başka bişiler yaratmak içimden gelmiyor. Hoş oyuna başlasam the oceanview hotel (ya da böyle bişi ? hatırlamıyorum) i nası tek başıma oynarım hiç bir fikrim yok. Gerçekten ödlek biriyim bilgisayar oyunlarına gelince.

Hahahah bu kadar vampirlerden bahsedip True Blood'dan bahsetmesem ölürdüm, ama diyebilecek neyim kaldı bilmiyorum. Haziran olsun. Kitapları gayet güzel ayrıca, Twilight'la alakası yok. Twilight'da biraz bok yoluna gitti, insanlar bu kadar abartmasa bende bu kadar sarcastic yaklaşmazdım muhtemelen.

Evet bitiriyorum. Bu kadar gereksiz bir post üstüne bir dahakini Oscar Wilde üzerine falan yazmam gerek artık dignitymi birazcık olsun kurtarmak için.

No comments: